Salgın nedeniyle Hangi ülkelerin Gıda Güvenliği ve Geçim Kaynakları Risk Altındadır ?
Birçok dünya bölgesinde halihazırda mevcut olan COVID-19 vakaları, dış gıda yardımına ihtiyaç duyan 44 ülkede – veya çoğu halk sağlığı ve sosyal koruma sistemi ile karşı karşıya kalan akut ciddi gıda güvensizliği yaşayan 113 milyon kişiye ev sahipliği yapan 53 ülkede çoğalıyorsa kapasite kısıtlamaları ciddi olabilir.
Zorluk çeken gruplar arasında, arazilerini çalışmaktan, çiftlik hayvanlarına bakmaktan veya balık tutmaktan kaçınabilecek küçük ölçekli çiftçiler, otlatıcılar ve balıkçılar da bulunmaktadır. Ayrıca, ürünlerini satmak veya temel girdileri satın almak veya daha yüksek gıda fiyatları ve sınırlı satın alma gücü nedeniyle mücadele etmek için pazarlara erişimde zorluklarla karşılaşacaklar. Kayıt dışı işçiler, hasat ve işleme sırasındaki iş ve gelir kayıplarından çok etkilenecektir.
Örneğin Sierra Leone’de (2014-2016) Ebola Virüsü Hastalığı salgını sırasında karantinalar ve panik, açlık ve yetersiz beslenmede artışa neden oldu. Hareket üzerindeki kısıtlamalar daha da kötüleşti, diğer çiftçiler ürünlerini pazara sunamasalar bile hem hasat zamanında işgücü kıtlığına yol açtı. Sistemik etki, şimdi bir önleme ve risk azaltma stratejilerinin ne kadar önemli olduğunu vurgulayan bir depreminkine benziyordu.
Çin her ne kadar kendini toparlayabilecek görünüyorsa da, bu salgın hastalıklardan en çok İtalya, İspanya başta olmak üzere, salgın yoğunluğu olan ülkelerde üretimlerin tekrar yerine oturması minimum olarak 1-3 yılı bulabilecektir.
Bu durum Türkiye nin elindeki ihtiyaç fazlası ya da ihracaata yönelik ürünlerin arzını arttırabilir ve talep doğrultusunda Ülkelere daha fazla ürün gönderimlerinin yapılması sağlanabilir.